Kaçkar ve Aladağlar’da Bulunan Alpin Göllerde Zooplankton Faunasının Araştırılması ve Daphnia sp. Türlerinin Filogenetik Açıdan İncelenmesi

Ahmet Altındağ

Alpin veya yüksek dağ gölleri olarak adlandırılan lentik ekosistemler, botanikçiler tarafından geliştirilen zonasyon planına dayanır ve dağların son ağaçlanma çizgisinin üzerinde yer alırlar. Bu göl ekosistemleri, organizmaların erişebileceği düşük besin miktarı, düşük sıcaklık, kısa gelişme süresi (3-5 ay), buzlu ve buzsuz dönemdeki ışık yoğunluğundaki aşırı değişimler ve güçlü UV ışınlarının periyodu gibi nedenlerden dolayı ektrem veya sert çevreler olarak düşünülebilir. Bu alanlardaki zooplanktonik canlıların, içlerinde bulunduğu koşullardan ötürü tür çeşitliliği ve bolluğu açısından şimdiye kadar iyi derecede çalışılmış olan havza göllerine oranla farklılık göstermesi beklenmektedir. Bu amaçla, Türkiye’nin kuzeyi ve güneyi boyunca uzanan sıradağlarında yer alan 3000 metrede ki bazı alpin göllerde zooplanktonik canlıların teşhisi, her iki bölgede bulunan göllerde farklılıkların ve benzerliklerin araştırılması ve model canlı olarak seçilen Daphnia sp. türleri üzerinden ekolojik ve filogenetik açıdan incelenmesi planlanmaktadır.
Zooplanktonik canlıların sıcaklık, pH, elektriksel iletkenlik gibi fizikokimyasal verilere havza göllerine kıyasla nasıl cevap verdiği, her iki sıradağ alpin göllerinde herhangi bir farklılığın olup olmadığı gibi sorulara son dönemlerde sıklıkla kullanılan Kanonik Uyum Analizi (CCA), nonmetrik multidimensional scaling (nMDS) gibi çok yönlü analizler ve çeşitli ekolojik indekslerle belirlenecektir
Bu çalışmada, Kaçkar ve Aladağlar’da bulunan alpin göllerde bulunan Daphnia sp. türlerinin ekolojik ve filogenetik açıdan incelenmesi amaçlanmıştır. Daphnia türlerinin, türler arası, populasyon içi ve populasyonlar arasındaki ilişkilerinin bilinmesi başarılı ekolojik bir değerlendirme açısından büyük önem taşımaktadır. Son yıllarda, bu ilişkilerin incelenmesinde sıklıkla moleküler teknikler kullanılmaya başlanmış ve bunlar içerisinde en öne çıkanı DNA barkodlama olmuştur. Elde edilen örneklerin DNA izolasyonlarının gerçekleştirilmesi ve elde edilen kalıp DNA’lar kullanılarak polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) ile sitokrom c oksidaz alt ünite I geninin (COI) yaklaşık 700 baz çiftlik bölümünün çoğaltılması planlanmıştır. Elde edilen bu PZR ürünleri DNA dizi analizinde kullanılarak nükleotid dizileri belirlenecek, diziler hizalandıktan sonra türlere ve populasyonlara göre ayrılan veri setleri kullanılarak nükleotid kompozisyonu, nükleotid çifti frekansları, substitüsyon yapısı, genetik uzaklık (Kimura 2-parameter) ve evrimsel ilişki (Neighbor Joining) analizleri gerçekleştirilecektir. Böylece bu türlerin farklı populasyonları arasında genetik bir yapılanma olup olmadığı ortaya çıkarılacak, örneklenen bireylerin yerleşik populasyonları temsil edip etmediği belirlenerek, populasyonlar arasındaki farklılık ve benzerlikler ortaya koyulacaktır. Araştırma konusu, Türkiye’deki populasyonlar üzerinde gerçekleştirilecek ilk çalışma olacağından büyük önem taşıdığına inanılmaktadır. Bu çalışma ile tüm dünyada hem bilimsel hem de ekonomik anlamda büyük bir etki yaratan DNA barkodlama çalışmalarının ülkemizde de zooplankton türleri için başlamasına ön ayak olunması düşünülmektedir.

Ankara Üniversitesi BAP